Anne Sütü ve Ek Gıdalara Geçiş

Bebeklere ilk 6 ay sadece anne sütü yeter. Peki gelecekte bebeğimizi nasıl emzireceğiz? Altıncı aydan itibaren bebeği anne sütüne ek olarak tamamlayıcı gıdalara alıştırmamız gerekir.

















Tamamlayıcı gıdalara geçişte, kaşıkla besleme, çiğneme, parmak tutma ve yeme, kaptan bağımsız olarak ve çatal kaşıkla besleme bebeği beslemenin basamaklarıdır.anne sütünün faydaları, bebeklerde ek gıdalara geçme, bebekler için ek gıdalar

Bebeğe ek gıda verildiğine dair işaretler

-Bebek başını dik tutabilir ve oturabilir

-Bebeğin el ve göz koordinasyonunu geliştirmesi ve oyuncakları ağzına götürmesi

– Dil yapışma refleksinin kaybı, kaşıktan yemek alma yeteneği

– Ağzı açma, yutma ve çiğneme koordinasyonunun gelişmesine bağlanabilir.

Ek besin alırken nelere dikkat edilmelidir?

Her öğüne ayrı ayrı ve küçük porsiyonlarda (yaklaşık 1-2 çay kaşığı) başlanmalı ve anne bebeği otururken beslemelidir. Ek olarak, yiyecek miktarı her geçen gün arttırılmalıdır.

Çocuğun diyetine birkaç günde bir yeni yiyecekler eklenmelidir.

Gıda alerjileri izlenmelidir. Çocuk yemek yedikten sonra alerji belirtileri gösterirse, yemek durdurulmalıdır. 15-20 gün sonra tekrar deneyin.

Beslerken, çocuğun aç olduğundan emin olun. Çocuk bunu istemiyorsa ısrar edilmemeli ve daha sonra tekrar denenmelidir.

Bebeğin beslenme zamanlaması spesifik olmalıdır.

Bir bebeğe hangi ayda ne verilir?

İlk yiyecekler elma veya şeftali suyu ve yoğurt olmalıdır. Ayrıca sebzeler, diğer meyve suları, yumurta ve et de gelecekte diyete eklenmelidir. Yemekler günlük olarak hazırlanmalıdır.

  1. aydan itibaren bebek anne sütü ile birlikte meyve suyu (elma veya şeftali), yoğurt, sebze çorbası (patates, havuç, kabaktan oluşan) tadabilir.
  2. ayda yumurta sarısının 1/8’ini anne sütünün yanında almaya başlamalı ve gün aşırı alımını artırmalısınız. Diyete ekmek kırıntıları, pirinç, puding, meyve suyu, meyve püresi, yoğurt, kırmızı et, tavuk eti, balık eti, bitkisel yağlar, sebze püresi, sebze çorbası eklenmelidir. Meyve suyuna pekmez eklemek de iyi bir fikirdir. Çocuğun diyetine ek gıdalar da eklenmelidir.
  3. ayda anne sütüne iyi ezilmiş et ve sebze yemekleri, pastörize peynir, tahıl ve fasulye ezmesi, pekmez (yoğurt veya sütle karıştırılmamış), yoğurt ve diğer ürünler eklenmelidir.

12 ayda bir çocuk aile masasında oturuyor olabilir ve kendi seçimlerini yapma fırsatı verilmesi gerekir.

Tamamlayıcı gıdalarla ilişkili alerjik durumlara karşı alınması gereken önlemler

Buğday, çavdar gibi glüten içeren besinler, fındık ve yer fıstığı gibi yağlı tohumlar içeren besinler, inek sütü, yumurta, balık ve kabuklu deniz ürünleri gibi besinlerin alerjik etkilerinden dolayı bebeğiniz tarafından yerken dikkatli olunmalıdır.

Bu yiyecekleri diğer yiyeceklerden ayrı olarak denemek daha iyi olacaktır. Ayrıca bu yiyecekleri bebeğinize 6. aya kadar vermemeniz, hatta bazılarını daha sonraki yaşlardan itibaren denemeniz çok önemlidir.

İnek sütü için 1 yıla kadar beklenmesi tavsiye edilir. Ayrıca patlıcan ve mantarlar 1 yaş altına verilmemelidir, aksi takdirde bu ürünler alerjik etki gösterebilir.

Anne Sütünün Faydaları Nelerdir?

Mucize bir besin varsa o da anne sütüdür diyoruz. neden diye soracaksın Anne sütü her yönüyle son derece besleyici olduğu için hastalıklara karşı korur, bebeğin zekasının gelişmesine yardımcı olur, anne ve bebek arasında sevgi ve güven bağları kurar ve daha birçok faydası vardır.

















Anne sütünün yenidoğan için en iyi besin olduğu kanıtlanmıştır. Bu nedenle özellikle ilk 6 ay sadece anne sütü önerilir. Yeterli anne sütü alan bebeklerin ilk altı ay su ve benzeri sıvı gıdalara ihtiyacı olmaz.anne sütü faydaları, anne sütünün faydası nedir, anne sütünün çocuğa faydaları

6 ay sonra tamamlayıcı gıdalara kademeli olarak başlanmalıdır. Bir çocuk 1 yaşına geldiğinde temel besin ihtiyaçları katı gıdalarla tam olarak karşılanabilir. Anne sütü desteği 2 yıla kadar devam ettirilebilir. Ancak 2 yaşında tamamlanması tavsiye edilir.

Anne sütü ve emzirmenin faydaları nelerdir?

Anne sütü bebeğin bağışıklık sistemini geliştirir. Hastalıkları korur ve tedavi eder.

Çocuğun büyümesine ve gelişmesine yardımcı olur. Aynı zamanda zeka gelişimini de destekler.

Araştırmalar, anne sütüyle beslenen bebeklerin ileri yaşlarda zeka testlerinde ve okul hayatında daha iyi performans gösterdiğini gösteriyor. Ayrıca emzirme süresi ne kadar uzun olursa, yetişkinin IQ veya EQ’su o kadar yüksek olur.

Emzirilen kadınlarda çölyak hastalığı ve inflamatuar bağırsak hastalığı daha az görülür.

Anne sütü alan daha büyük bebeklerin obezite, lösemi ve tip 1 ve tip 2 diyabet riski daha düşüktür.

Emzirme, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun semptomlarını etkili bir şekilde azaltır.

En az dört ay anne sütü ile beslenen bebeklerin, yaşamlarının ilk yılında alt ve üst solunum yolu enfeksiyonları geliştirme olasılığı, yapmayanlara göre daha azdır.

Emzirmek anne ve bebek arasında güçlü bir bağ oluşturur. Çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlar. Emzirmenin anne için de birçok faydası vardır. Kanamayı azaltır, meme ve yumurtalık kanseri riskini azaltır ve gelecekteki osteoporoza karşı korur.

Hangi gıdalar anne sütünü artırmaya yardımcı olur?

Emziren anneler kalsiyum alımına özellikle dikkat etmelidir. Ayrıca gün boyunca dengeli beslenme tercih edilmelidir. Bunun için süt grubu, et grubu, tahıl ve hububat grubu, sebze ve meyvelerden oluşan bir öğün planlamalısınız. Anne sütünü artırmak için bol su için. Su, süt tedarikini artırmak için gerekli bir besindir. Ayrıca anason, rezene, ısırgan otu, fesleğen, nane, susam ve kuru incir de anne sütünü artırmaya yardımcı olur. Anne ne kadar sağlıklı olursa sütünün kalitesi de o kadar yüksek olur. Bu sayede bebek de sağlıklı olacak ve sağlıklı bir şekilde büyüyecektir.

Hamilelikte Bahar Alerjisi

Bahar alerjisi maalesef gerek erkekler gerekse de kadınlar için bahar döneminin en rahatsız edici alerjileri arasında yerini alıyor, ancak bahar alerjisinin hamilelik döneminde yaşanması biraz daha huzursuzluk verici olabilir. Zira bir yandan hamileliğin getirdiği zorluklarla uğraşmak ve bir yandan da alerjinin etkilerini hissetmek pek çok anne adayının zorlanmasına sebep olmaktadır. Bilhassa da baharın son aylarına doğru artan bahar alerjisi çiçekler ile ağaçların polenlerinin yanında havadaki bol miktarda tozdan kaynaklanmaktadır. Eğer bahar aylarında sık sık kaşıntılar ile kızarıklıklar ve burun akıntısı ile başa çıkmak zorunda kalıyorsanız sizde de bahar alerjisi olabilir.hamilelikte bahar alerjisi nedir, bahar alerjisi nedenleri, bahar alerjisi belirtileri

















Hamilelikte bahar alerjisiyle mücadelede en etkin yöntem evinizi havalandırmak için camı pencereyi açmak yerine klima kullanımından geçiyor. Klimaların sahip oldukları filtreler sayesinde içerisine polen girme ihtimali oldukça düşebilir ancak klima bakımlarının doğru bir şekilde yapılması durumunda ise klimadan kaynaklanabilecek rahatsızlıkları önlemekte çok önemlidir. Zira bakımsız bir klima adeta bakteri saçabilir ve bu durum gebe kadınlar üzerinde olumsuz etkileri içermektedir. Tabii ki dışarıda çok fazla bulunmamak veya bulunmanız gerekse de eve gelir gelmez tüm çamaşırlarınızı değişerek yıkamanız da çok mühimdir. Zira giyeceklerin üzerine sinen tozlar ya da polenler daha fazla bahar alerjisine sebep olabiliyorlar ve onlardan kurtulmak ilk önceliğimiz olmalıdır. Eve geldiğinizde ise uzun süre dışarı kıyafetleriniz ile dolanıyorsanız bahar alerjisinin sizi daha zor terk etmektedir. Aynı durum balkonda kurutulan çamaşırlar için de geçerli olmaktadır ve bu nedenle evin içine koyacağınız bir kurutma askısı ile bu sorunun üstesinden kolaylıkla gelebilirsiniz.

Alerjiye karşı kullanılabilen çeşitli ilaç ve ya iğneler de mevcut fakat bunları kullanmadan önce doktorunuza danışmanız ilaçların yan etkilerinden kurtulmak için çok önemlidir. Aksi taktirde kafanıza göre ilaç kullanmanız durumunda gerek bebeğiniz gerek de hamileliğiniz için geri dönülemez zararlarla karşı karşıya gelebilir. Bu hususta ise en doğru bilgiyi doktorunuz verecektir ve özellikle onun dediklerinin dışına kesinlikle çıkmamanız gerekmektedir. Alerjiden mi yoksa başka bir rahatsızlıktan mı bu sorunları yaşadığınızın tespiti ise alerji testleri ile gerçekleştirilir ancak bu testlerin de yine doktorunuzun bilgisi ve kontrolünde gerçekleştirilmesi çok değerlidir.

Çocuk Eğitiminde Doğru Bildiğimiz Yanlışlar

Çocuk eğitimi söz konusu olduğunda farklı görüşler öne sürülmektedir. Bazı görüşler çocuğu merkeze götürürken, bazı görüşler ebeveynlerin sert bir tutum sergilemesini savunabilir.

















Tüm bunlar göz önüne alındığında, gerçekler ve yanlışlar birlikte karıştırılır.

Peki doğru bildiğimiz hatalar neler?

Çocuk fikri her konuda ele alınmalıdır, bu çocuğun özgüven için önemlidir.çocuk nasıl eğitilir, çocuk eğitiminde neler önemli, çocuk eğitimi tüyoları

Çocukların fikrini almak ve onlara seçme hakkı vermek önemlidir. Ancak, bunu her konuda yapmaya çalışırsak, çocuk ailede karar verici olabilir. Bir çocuğun karar verebileceği şeyler ve bir çocuğun karar veremeyeceği şeyler vardır. Örneğin, bir çocuk alışveriş yaparken hangi renk süveterin satın alınacağına karar verebilir, ancak çocuk bir tatil için nereye gideceğine veya hangi marka otomobilin satın alınacağına karar vermeye yetkili olmamalıdır.

Çocuklar asla diğerleri arasında uyarılmamalıdır

Ebeveyn olarak, çocuklarımız için belirli kurallar belirliyoruz ve her ortamda bu kurallara uymalarını bekliyoruz. İçinde bulunduğumuz ortama göre belirlediğimiz kurallarda değişiklik yaparsak, evde uyardığımız bir davranış için, konuğa gittiğimizde uyarmazsak, çocuklar bu boşlukları değerlendirmeye başlar. Çocukları farklı ortamlarda da uyarabiliriz, ancak bu uyarı diğerlerinin arasında onları rahatsız edecek kadar şiddetli olmamalıdır.

Kardeşi asla çocuğun yanında sevilmemelidir.

Çocukların bir erkek kardeşi olması, kabul etmesi ve hayatına entegre etmesi kolay olmayabilir. Kardeş kıskançlık, çocuklar için olabilecek normal bir duygudur. Bununla birlikte, çocuk kardeşinin bundan böyle hayatında olacağı duruma da alışmalıdır. Ebeveynler, erkek kardeşi çocuğun yanında hiç sevmiyorsa ve kucağına almazsa, çocuğun kardeşine alışması uzatılabilir. Önemli olan her iki çocuk için de yeterli zamana sahip olmak. Kardeşi olan çocuğa “ayakkabın dama atılır, erkek kardeşini en çok seveceğiz” dememek bile yeterlidir.

Çocuğa “Hayır” demek doğru değil, özgürleşmeli

Çocuklar, özellikle 0-3 yaş aralığında, kendi merkezli olurlar. Kendilerini dünyanın merkezinde görüyorlar. Herkes tüm onarım taleplerini yerine getirmek zorunda gibi davranabilir. İstekleri yerine getirilmediğinde davranışsal sorunlar sergileyebilirler. 0-3 yaş arası çocuğu böyle bir özelliğe “Hayır” kullanmadan yükseltmek için yapılabilecek en büyük kötülüklerden biridir. Ebeveynlerinden hayır kelimesini, kurallar ve sınırlar olmadan duymayan çocuk, diğer sosyal ortamlara girdiğinde veya kreşe başladığında zorluk yaşayabilir. Kreşte kendisine kural ve sınırlar koymaya çalışan ve davranış ve uyum problemleri yaşayan yetişkinlere ve öğretmenlere karşı çıkabilir.

Çocuklarlarla Oyun Yolu İle İletişim

Oyun çocuğun en önemli meşkalesidir. Çevresini, çevresindeki insanlarla, oyun yoluyla insan ilişkilerini öğrenir ve kendi kişiliğinin temellerini atmaya çalışır.

















Çocuk için çok önemli olan oyun, aile için de önemli olmalı. Ebeveynler ne kadar basit olursa olsun, çocuklarının oyununu önemsemeli ve oyunun bir parçası olmaya istekli olmalıdırlar.çocuklarla iletişim, oyun ile çocuk iletişimi

Kişi çocuğun oyununa müdahale etmemelidir. Çünkü oyun yanlış olmayacak. Güvenli olduğu sürece, çocuk tarafından kurulan her oyun desteklenmeli ve oyunun seyri yetişkinler tarafından belirlenmemelidir.

Çocuklara ayrıca fiziksel, sosyal ve bilişsel gelişimlerini desteklemek için bahçe oyunları oynama fırsatı verilmelidir. Özellikle şehirde yetişen çocukların parka ve piknik alanlarına giderek eksiklikleri giderilmelidir.

Çocuklar sadece oyun yoluyla iyi vakit geçirmekle kalmazlar, akranlarıyla birlikte olurlar, paylaşma ve yardım etme, hayal gücü, dil ve konuşma becerileri gibi sosyal yanlısı davranışları öğrenirler.

Çocuğun oynamak için birden fazla kişiye ihtiyacı yoktur. Ayrıca kendi başına oyun oynayabilir. Bağımsız oyun olarak adlandırdığımız bu oyun türünde çocuk, bir oyuncak veya ev eşyası ile birkaç dakika farklı şekillerde oynayabilir. Dikkat edilmesi gereken çocuk oyununun şeklidir. Oyuncakla amaçlanan amaç için oynarsa, sorun yoktur; ancak eğer amaç dışı oynarsa, o çocuğun davranışı dikkatle izlenmelidir. Çünkü oyuncaklarla amaç dışı oynamak bazı gelişimsel ve davranışsal problemler için bir ön tanıdır.

Paralel bir oyun olarak ifade edilen bir oyun şeklinde, birden fazla çocuk aynı ortamda farklı oyunlar oynar. Aileler genellikle bu şekilde oynayan çocukları bir araya getirmek ve birlikte oynamalarını güçlendirmek için çaba gösterirler. Fakat bu çaba boşuna. Bu yaştaki çocuklar, benmerkezci oldukları için işbirliği yapmak istemediklerinden, her çocuk kendi cumhuriyetini ilan etmiş gibi bağımsız olmak ister. Arzularına saygı duyulmalı ve gelişimlerinin bir parçası olarak kabul edilmelidir.

Ortak oyun olarak tanımlanan bir oyun şeklinde, çocuk sosyal olarak oynamaya başlar. Çünkü şimdi diğer çocuklarla oynamaya, oyun oynamaya ve oyuncaklarını paylaşmaya başladı. Bu dönemde kavga ve sorunların olması doğaldır. Çocuk herhangi bir sorun yaşarsa, bunu annesine veya babasına iletecek ve arkadaşına şikayet edecektir. Böyle bir şikayetle karşılaşan ebeveynler çocuğu veya arkadaşını azarlamamalı ve oyunlarına ve oyun kurallarına müdahale etmemelidir. “Yaşadığınız sorunu çözebilirsiniz, ikinize de bu konuda güveniyorum” gibi bir ifade yeterli olacaktır. Genç yaşta kendi sorunlarını çözebilen bir çocuk, yetişkinken karşılaştığı sorunların üstesinden gelebilecek ve kimseye bağımlı olmayacaktır.

Çocuğun oyunu ve oyun şekli de kişiliği hakkında ipuçları verir. Bu nedenle, şiddet uygulayan, kardeşlerini kıskanan ve iletişim sorunları olan çocukların belirlenmesinde oyun terapisi kullanmak önemlidir.

Bazı ebeveynler için, çocuğun oyunu işlerini yapmaları için bir fırsat olarak görülür. Çocuk oynarken anne yemek yapar ve baba alışverişe gider. Yani çocukla oynayacak kimse yok. Ancak, çocukların ebeveynleri ile oyun oynaması büyük bir zevktir. Bütün günü çocukla oynayarak geçirmek mümkün değildir; ancak iyi kalitede geçirilen kısa süre bile çocuklar için çok değerlidir. Bu nedenle, çocuğa yemek yemesi, yıkaması ve uyutması için zaman verildiğinde; Oyun oynamak için zaman ayrılmalıdır.

Çünkü;

Çocuk, insan ilişkilerini, kuralları ve sosyal davranışları oyun yoluyla öğrenir. Empati kuruyor, bir grubun üyesi oluyor, başkalarının haklarına saygı duyuyor ve iletişim becerilerini geliştiriyor. Sosyalleşme.

Tüp Bebek Merkezlerinin Başarı Oranları Ne Kadar?

Ülkemizde ve dünyada infertil (kısır) çiftlerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Buna paralel olarak, tüp bebek tedavisi sunan merkezler de, bu artan hasta sayısına yanıt vermek için günden güne çoğalmaktadır. Tüp bebek tedavi merkezlerinin sayıca çok fazla olduğu bu durumda, tüp bebek tedavisi olmak isteyen çiftlerin, sonradan mağdur olmamaları için, tedavi alacakları merkezleri seçerken dikkat etmeleri gereken bazı noktalar vardır:tüp bebek merkezi, tüp bebek merkezlerinin başarıları, tüp bebek deneme başarısı

















  1. Tüp Bebek Merkezinin Başarı Oranları

Tüm dünyada tüp bebek tedavisinin başarı oranı, her bir deneme için (annenin yaşına göre değişmekle beraber) ortalama %35 civarında seyretmektedir. Eğer tedavi alacağınız merkezin başarı oranı, bu oranın çok altında ise, tedavi yöntemlerinde bir aksaklık olma ihtimali söz konusudur; ya da merkezin tedavi başarısının, bu oranın çok üzerinde olduğu söyleniyorsa, hasta çekmek uğruna yanlış bilgi verilmesi durumu olasıdır. Öte yandan, tüp bebek tedavi yöntemlerinin başarısının, anne adayının yaşına, baba adayının sperm değerlerinin durumuna ve başka birçok faktöre göre değişiklik gösterebileceği akılda tutulmalıdır. Örneğin; annenin yaşının genç olduğu ve tetkiklerinin tamamının norma olduğu, nedeni açıklanamayan kısırlık hastalarında tüp bebek başarı oranı %50’ye çıkabilmektedir. Fakat, yumurta hücresi gelişimi az olan, embriyo gelişimi ve kalitesi yetersiz olan, ileri düzeyde endometriozis hastalığı olan çiftlerde, tüp bebek ile gebe kalabilme şansı %20 oranının altındadır. Buna karşın, hem anne adayının yaşının 40’ın üzerinde olduğu, hem baba adayının spermlerinde ciddi hasarların bulunduğu çiftlerde ise, başarı şansı %10’dan bile düşük olabilir. Bu nedenle, tüp bebek tedavisi almak isteyen çiftler, merkezin tüp bebek başarı oranı konusunda araştırma yaparken, her çift için tüp bebek başarı oranının değişebileceğini bilerek hareket etmelidirler.

  1. Tüp Bebek Merkezinde Embriyo Dondurma İşleminin Yapılıp Yapılmadığı

Tüp bebek tedavisi sırasında transfer edilen embriyolardan arta kalanlar, embriyo saklama sistemi olan merkezlerde saklanır. Eğer o ayki tedavi başarısız olmuşsa, saklanan embriyolar daha sonraki aylarda kullanılabilir. Bu avantajı sunabilen merkezlerden tedavi almak, daha mantıklı olacaktır.

  1. Tüp Bebek Tedavisi Sonrasında Çoğul Gebelik Oranları

Tüp bebekte, gebelik elde edilebilme şansını arttırmak için çok sayıda embriyo transferi yapılırsa, bu durumda düşük, erken doğum ya da anne karnında bebeklerin ölüm riski artmakta ve tedavi için harcanan emekler boşa gidebilmektedir. Bu nedenle, tüm dünyada tüp bebek tedavi hizmeti veren merkezlere, hastalarına en fazla 3 embriyo transferi yapmaları tavsiye edilmektedir. Öyleyse tedavi alınacak olan merkezin çoğul gebelik (ikiz, üçüz ve dördüz) oranlarının araştırılması gerekmektedir. Başarılı tedavi oranlarına sahip merkezlerin ikiz gebelik oranları ortalama %30- 35’i, üçüz gebelik oranları da %7-8’i aşmamalıdır. Merkezin çoğul gebelik oranları yüksekse, gebelik elde edilse bile düşük ve erken doğum riskinin olduğu hatırlanmalı ve çoğul gebelik oranları yukarıda verdiğimiz sınırları aşmayan bir merkezde tedavi almak tercih edilmelidir.

  1. Tedavi Merkezine Ulaşım Kolaylığı

Tüp bebek tedavisi sırasında zaman zaman her gün kontrole gitmeniz gerekebilir. Bu nedenle yukarıda saydığımız kriterleri karşılayan merkezler içinden, yaşadığınız ildeki bir merkezi ya da ulaşımı en kolay olan, başka bir ildeki tedavi merkezini tercih etmelisiniz. Böylece tedavi süreci içinde çok yıpranmadan ve kontrollerinize zamanında gitmek konusunda güçlük çekmeden tedavinizi tamamlayabilirsiniz.

Anne Adaylarının Psikolojisi

Kadın için hamilelik hayatındaki en önemli dönüm noktasıdır. Fiziksel değişimle birlikte psikolojik değişimlerde yaşıyor anne adayı. Hamilelik süreci başlayan anne adayının bu dönemi nasıl geçireceği ve anne üzerindeki psikolojik etkisi, kişinin anneliğe hazır oluşu derecesine bağlı. Bu kadarla da kalmıyor. Kişinin eş ile olan ilişkisi, kendi fiziksel sağlığı, çocukluktaki deneyimleri ve ailesi ile olan ilişkileri gibi sebepler de anne üzerindeki psikolojik etkisini oluşturuyor. Anne ve bebek arasındaki özel bağ bebek anne karnındayken başlıyor. Birçok baba bu ilişkinin dışında hissediyor kendini. Kimi eşler aralarında bir uzaklaşma gerçekleşebiliyor. Şayet başta eşler uyum içindeyse bebeğin oluşumu sürecinde eşlerin birbirlerine daha da çok yakınlaşmalarını sağlar. Bedenin fiziksel değişimi de psikolojisini etkiliyor anne adayının. Başta yaşanan fiziksel değişimler kadının bu çok önemli rolünde rahat olmasını ve keyif almasını engelliyor. Kendisinin de duygusal anlamda bebeğine hazırlanmasına engel oluyor. Bu değişimler anne adayını korkutabiliyor. Bu durum normaldir. Hamileliğin ilk dönemlerinde karşılaşılan fiziksel değişimler anne adayını kaygılandırabilir. Anne adayı aynı zamanda nasıl bir anne olacağını düşünerek kaygılanmaktadır.gebe psikolojisi, hamile psikolojisi, hamilelerin psikolojik durumları

















Günümüzde çalışan kadınlar bu konuda daha büyük sıkıntılar yaşamaktadır.Gelişen ve hızla değişen dünyada kişinin kendine güvenen, bağımsız düşünebilen bireyler yetiştirmesi oldukça büyük bir sorumluluktur. Bu yüzden anne adayının kaygılanması da oldukça normaldir. Bu noktada anne adayının özgüveni ve eşi ile ilişkileri önem kazanmaktadır, çünkü bunlar kadının duygusal yaşamını besleyen ve kendine güven duymasını sağlayan faktörlerdir. Yani anne adayı bu süreçte eşi ile paylaşım halinde olmalı, sıkıntılarını paylaşması ve ortak kararlar alması gerekmektedir. Bu şekilde anne adayının korku, kaygı gibi olumsuz duyguları kolaylıkla aşılabilir.

Gebelikte Sigara Kullanımı ve Etkileri

Gebelikte sigara içmenin,çocuğun gelişmesini önlediği,kesin şekilde ispatlanmıştır.Anne karnındaki çocuk,gebelik döneminin her haftası için beklenen gelişmeyi annesinin sigarası yüzünden asla elde edemez.Çocuğun gelişmesindeki bozukluğun anne karnında karşılaştığı nikotinin dozu ile orantılı olduğu anlaşılmıştır.Çağımızda kadınlar arasında sigara içme alışkanlığı adeta bir salgın gibi devam ettiği için konu, bir kat daha önem kazanmıştır.Kalabalık yerlerde sigara içilmesi alışkanlığı, otobüste, dolmuşta, benzeri yerlerde annelerin sürekli sigara dumanı teneffüs etmelerine sebeb olur.gebelikte sigara kullanımı, gebelikte sigara kullanmanın etkileri

















Bu durumda anneleri değil sigara içmek, çok sigara içilen ve havası kirlenen yerlere gitmeleri bile zararlı sayılır.Ayrıca, sigara içen annelerin çocuklarının duyma yeteklerinde de azalmalar görülür.Doğumdan sonra bebeklerin ölüm oranları sigara içen kadınların çocuklarında da daha yüksektir.Annenin sigara içmesi çocuğun doğumdan sonra yaşama şansını azaltır.

Doğumdan sonra rahim içerisinde kanama erken plesanta ayrılmaları gibi durumlarda sigara içen annelerin hamileliklerinde sık olarak görülen olaylardır.Plesantanın gelişmesi de sigara içen annelerde daha yetersizdir.

Plesantanın gelişmesi de sigara içen annelerde daha yetersizdir.Plesantanın, yavrunun gelişmesi için en önemli organlardan biri olduğu düşünülürse,konunun önemi kolayca anlaşılır.Bu ihtimaller göz önüne alınırsa ve annenin tek bir sigara bile içmekten kaçınması gerektiği ortaya cıkar.Kendi sağlığı hakkında bir karar verebilir.Ama karnında taşıdığı çocuğun gelecekte sakat yada yaşama şansı düşük bir yavru olarak mahkum etmeye razı olabileceğini düşünmek bile mümkün değildir.Sigara içmek bir yana anne adayının sigara içilen dumanlı odalardan kaçınmaları gerekir.Kısacası bir anne, yavrusuna kendi karnında iken sigara içirmemeleridir.

İstanbul Pedagog

Günümüzde pedagog bölümlerinin kapatılması üzerine bu bölüme en yakın olan psikoloji bölümü pedagogların yerlerini almıştır. Psikoloji alanında eğitim alan kişiler eğitimlerini başarı ile tamamladıktan sonra çocuk alanında uzmanlaşarak pedagogların yaptıkları işi yapabilir hale gelebilirler. Bu bölümü seçmelerinde ki en büyük amaç çocukları sevmek olması gerektiği gibi çocukları sevdikleri için çocuklara çok fazla yardımları dokunacaktır ve onları normal yaşantılarına en yakın zamanda kavuşturacaktırlar. İstanbul Pedagog şubelerinden gerekli bilgiyi alabilir ve en kısa zamanda görüşmelere gelebilirsiniz. istanbul çocuk pedagogu, pedagog tavsiyesi almak,

















Yaklaşık yirmi yıl kadar önce kapanan pedagog bölümü uzun yıllardır var olduğu için çocuklar hakkında çok fazla bilgiye de mevcuttur. Pedagogların çalışma alanlarına gelecek olursak klinikler ve anaokulları gibi çeşitli yerlerde çalışma imkanları vardır. En çok tercih edilen ise pedagogların kendi kliniklerini açmasıdır. Pedagog hakkında daha fazla bilgi vermek gerekirse 1980 yılında kapatılan bu bölüm son mezunlarını da o yılda vermiştir. Pedagog açığını psikoloji mezunları eğitimlerini tamamlamalarının ardından çocuk alanına yönelmelerinin ardından pedagogun yaptığı işleri yapabilir hale gelebiliyorlar.

Pedagog açısından dikkat etmeniz gereken birçok husus mevcuttur. Bunlara örnek vermek gerekirse eğitim almadan ya da çocukları sevmeden eğitim aldıklarını iddia eden kişiler tarafına asla çocuğunuzu emanet etmeyin. Aksi takdirde çocuklarınız daha kötü bir hal alabilir ve iyice içine kapalı bir hale gelebilir. Sadece çocuğunuz değil sizin de çocuğunuz hakkında bilgi almanız gerekirse pedagoglara uğrayabilirsiniz.

Bir Gebelik Sorunu; Gebelik Şekeri

Hamile olmak her kadının başına gelebilecek en güzel şeylerden biridir. Anne olmaya hazırlanmak, can verip o verdiğin canı karnında taşımak şüphesiz en güzel duygulardan biridir. Ancak bu güzel olay yaşanırken gebelik şekeri denilen gestasyonel diyabet olarak da bilinen bir sorunla karşılaşılabilir.gebelik şekeri nedir, gebelik şekerinin riskleri, gestasyonel diyabet nedir

















Gestasyonel diyabet yani diğer bir deyişle gebelik şekeri, gebeliklerde ortaya çıkan daha öncesinde diyabeti bulunmayan ancak gebelikte kan şekerinde meydana gelen değişimler nedeniyle meydana gelen bir rahatsızlıktır. Gebelik sonlanmasıyla biter. Tabi ki gebelik sürecinde bebek için dikkat etmek gerekir.

Daha öncesinde ölü doğum yapmış, düşük yapmış ya da iri bebek dünyaya getirmiş, daha önceki hamileliğinde de gebelik şekeri yaşamış, hamilelikten önce de fazla kilolu olan, ileri yaşta, birinci dereceden olan yakınlarında diyabet olan, bebeği gerekenden iri olan, gebelikte fazla kilo almış, amniyos sıvısında fazla artış olan, ve bebeğini beklenmedik bir şekilde kaybeden anne adaylarında gebelik şekeri riski yüksek olur.

Gebelik şekeri rahatsızlığını yaşayan anne adayı yiyecek ve ya içeceklerine dikkat etmesi gerekir. Genellikle insülin tedavisine gerek duyulmadığından, uzman yardımıyla alınan diyet listelerine uyulmalıdır.

Özellikle içinde karbonhidratın bulunduğu besinler vücutta glukoza dönüşeceğinden kan şekerinin yükselmesine sebebiyet verirler. Bu durumda pankreas insülin salgılayıp kan şekerini düşürmeye çalışıyor. Fakat protein ile yağ içeren besinlerde kan şekeri yükselmesi sorunu yaşanmamaktadır. Verilen diyetlerde karbonhidrat alımı tamamen engellenemeyeceği için sadece kısıtlanır. Protein ve yağ içeren besinlere diyet listelerinde daha çok yer verilir.

Baklagiller, ekmek, patates, pirinç, mısır gevreği, pasta, börek, kurabiye, makarna, tahıllar, bisküvi, şeker, çikolata, fast foodlar, meyveler ve meyve sularında karbonhidrat bulunur. Yoğurt ve süt ürünleri protein ve yağ içerikli olsa da içinde karbonhidrat da bulunur. Listeden de anlaşılacağı gibi karbonhidrat alımını tamamen kesmek mümkün değildir.

Bu rahatsızlık için ağır olmadan spor da yapılmalıdır. Haftada beş gün yarım saat yapılan yürüyüş idealdir. Ancak spor sırasında kan şekeri düşebilir. Bu nedenle bu sorun karşısında temkinli olunmalıdır. Spor yapmak aşırı kilo alımına engel olup rahat bir hamilelik geçirilmesini sağlayacaktır.