Kulağa hitap eden reklam araçlarının etkisi ve önemi, insanların duygularına yönelik etkili psikolojik güçlerin birleştirilmesinden kaynaklanmaktadır. Bunların etkileme güçleri ve böylece başarıları, ses düzeyi ve daimi ritimle çizilmiş olan, beşeri sempati sınırını aşmadıkları sürece, kesin olabilir. Ses düzeyinin aşırı yükseltilmesi ve ritmin abartılması ve bunların zamansal devamlılıkları, sorunları ve bil şekilde reklamın reddedilmesi tehlikesini oluşturur.
Kentlerin, özellikle de büyük şehirlerin bugünkü koşullarına bakıldığında, gürültü, insanoğlunun sinsi bir düşmanıdır. Bu düşmanı, evsel eğlence maskesi altında, teknik açıdan takviye edilmiş olan akustik reklam araçlarıyla güçlendirmek enayilik değil midir? Uzun süreli, çoğunlukla yüksek sesli ve devamlı akustik reklamlar birçok insan tarafından -bunların sese karşı aşırı derecede duyarlı ya da çok belirgin derecede estetik anlayışlı olmalarına gerek yok- rahatsızlık ve reklam gürültüsü olarak algılanmaktadır. Kulakları zorlayan hususlar henüz, komşunun radyosundan gelen gürültüden, hoparlörlerin çığlıklarından ve reklam şeridi çeken uçakların motor gürültülerinden ibaret.
Ancak sonraki aşamada ne olacak? Jet motorlu uçakların ulumalarına katılacak olan hangi gürültüler olacak ileride? Balkonlardaki pazar günü sessizliğini hoyratça bozan o uçuşların vızıltılarına hangi ilave gürültüler katılıp, bunları tamamlayacak? Eğer, kendisi de radyo reklamcılığı faaliyetleri yürüten bir radyo kanalında, radyo reklamcılığının zevksizlikleri ortaya konup, bu durumdan şikâyet edilirse, radyo sözcüsü kendi yöneticisine dava açar.
Anında tüketicilerin tepkisi görülür. Gertrud Hahn, 3 Temmuz 1956’da, “Batı Almanya Genel Gazetesinde” (Essen), Essen’li kadın cemiyetleri çalışma birliğinin ilk yöneticisi olarak, şöyle diyordu: “Çalışma birliğimizde bir araya gelen 30 organizasyon adına, reklam uçaklarının gürültülerinin verdiği rahatsızlığı şiddetle kınıyoruz. Bu uçakların gürültülerini aşırı rahatsızlık olarak algılıyoruz. Bu durum, ilgili şirketler adına, reklam etkisi oluşturmayacaktır. İnancımıza göre, yeniden elde ettiğimiz hava hâkimiyeti, yalnızca ticari menfaatlere hizmet etmemeli, ilk adımda halkın emniyeti ve korunması için düşünülmelidir. Buna, gürültüye karşı korunma da, üstelik günün her anında olmak üzere, dahildir.”